İnsanlığın yararına olacak her ne iş varsa ben ona talibim diyen Bacon’un hayatı birçok filozofta görmeye alışkın olmadığımız bir şekilde cereyan etmiştir. Ailesinin diplomat olması onun ikili ilişkilerde oldukça başarılı olmasını sağlamış ve edindiği bu çok yönlü bakış açısıyla hem devlet aygıtının işlerliğini hem de bireysel manada insanın serüvenini incelemiştir. Bacon yaşamının üç yılını devlet göreviyle gittiği Paris’te Amias Paulet’in yanında geçirmiştir. Burada öyle önemli tecrübeler edinmiştir ki, yaşamından kesitler sunarken hep bu üç yıllık döneme atıfta bulunmuştur. Orada döneminin önemli aydın ve entelektüelleriyle uzun uzadıya vakit geçirmesi onun yaşam tecrübesini de haliyle zenginleştirmiştir. Öte yandan saray ve kraliyet yapılarına ilişkin kayda değer bir biçimde gözlem yapmış ve bürokrasinin işlerliği ile diplomatik temasların önemi üzerinde ciddiyetle durmuştur. Bu süreç içerisinde o kadar fazla deneyim elde etmişti ki, İngiltereye gider gitmez saray tarafından fark edilip hemen yüksek mevkilere getirileceğini düşünmüştür. Ancak işler hiç de istediği gibi olmamıştır. Gerek çevresinde liyakate değer veren insan sayısının azlığı, gerekse de kendisine duyulan hasetlik onun fark edilmesinin önüne geçmiştir.
1579 yılında babasının ölümü üzerine Bacon kendisini destekleyecek kimsenin kalmadığını anladığında tüm sorumluluğu üzerine almaya ve sarayla bağlantılı olan kişilerle temas etmeye karar vermiştir. Tüm bilgi, birikim ve yeteneklerini sunarak Elizabeth döneminin saygın bir kişisi olarak görülen babasının yakın dostu William Cecil’den makam talebinde bulunmuştur. Ancak ne mektuplarına ne de araya koyduğu birçok kişiye rağmen Cecil Bacon’a herhangi bir dönüş yapmamıştır. Öte yandan Bacon Paris’e gitmeden önce yarım bıraktığı hukuk tahsiline geri dönmüş ve lisansını tamamlamıştır. Onun bu hırslı yapısı bir noktada karşılığını bulmuş ve 1581 yılında Cornwall milletvekili seçilmiştir. 30 yaşına geldiğinde Kraliçe Elizabet’in sağ kolu Essex ile tanışması onun hayatında bir dönüm noktası olmuştur. Essex’in desteğini alan Bacon devlet kademesinde önemli yetkiler elde etmiştir. Ancak Russel’ın da vurguladığı gibi Bacon, Elizabeth’in gözüne girebilmek için onu her türlü şartta destekleyen Essex ve arkadaşlarını bir çok kez sırtlarından vurmuştur. Bir nevi ikili oynamıştır. Bu çok karakterli duruşu Bacon’u çok yüksek mevkilere çıkartımştır. Elizabeth’ten sonra Tahta çıkan James Bacon’a Sir unvanını vermiştir. Nitekim o dönemin uzmanları tarafından çalışkan ve hırslı kişiliği sürekli ön plana çıkartılmıştır.
Bacon’un üretkenliğini eserlerinden rahatlıkla görebiliyoruz. Özellikle Denemeler’i oldukça meşhurdur. Hayata ve bürokrasiye dair izlenimlerini büyük bir samimiyetle anlatmıştır.
Bu düşüncelerden bazılarına yer verelim.
- “Ne yapması gerektiği konusunda başka birine danışan kralın, aynı zamanda içinden geçeni de açık etmesi gerekmez.” s.95.
- “Kralın bilge ve işinden anlayan biri olması gerekir, yine danışma kurulu zeki olduğu kadar kralın kendi başına çizdiği sınırlara tümüyle sadık kalan kişilerden oluşmalıdır. En byüük devlet sırlarını iki danışmanıyla, yani Morton ve Fox’la paylaşan İngiltere Kralı VII. Henry örneğinde de böyledir” s.95.
- “Kralın en büyük erdemi yanındaki kişileri tanıyabilmesidir” (Martialis, Epgrammata) s. 96.
- “Yakın akrabalar, arkadaşlar ve birlikte yetiştirilmiş kişiler arasında eşitliği bozanlara kıskançlık duyulur” s. 37.
- “Hiç umulmadık cüretkar bir soru karşıdakini sersemletir ve onun dilini çözer. Örneğin, Azil Paul Katedrali çervesinde yürüyen, ismini değiştirmiş birinin, kendisine arkadan asıl ismiyle seslenildiğinde dönüp bakması gibi.” s. 105.
Son söz,
“Ağır gelir ölüm,
Herkesi tanıyıp da
Kendini tanıyamadan ölene” (Seneca) s. 46.
Dr. Nurullah GÜNGÖR
nurullah@nurullahgungor.com.tr
KAYNAKÇA
Francis BACON, Denemeler Güvenilir Öğütler ya da Meselelerin Özü, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, çev. C. Cengiz Çelik-Malike Çakan, 3. Basım Şubat 2019, İstanbul.