Koşulların Eşitliği

Bu Yazıda Neler Okuyacaksınız?

  • Antonio Gramsci kimdir?
  • Organik aydın kavramı nedir?
  • Toplumları nasıl etkilemektedir?

Giriş

Antonio Gramsci 1891-1937 yılları arasında İtalya’da yaşamış bir düşün ve siyaset adamıdır.  Alt gelirli bir babanın oğlu olarak Sardunya adasında doğmuştur. Gramsci’nin atalarının İtalya’ya 15-16. yüzyılda göç eden Arnavut kökenli Arbereshelerdend olduğu bilinmektedir. Soyadının “Gramsh” adlı bir Arnavut kasabasından geldiği düşünülmektedir. Gençliğinde siyasete ve marksist teoriye olan ilgisi dikkatleri onun üzerinde toplamıştır. Hızlı bir yükseliş gerçekleştirmiş ve İtalya Komünist Partisi’nin kurucu üyesi ve lideri olmuştur. Ömrünün büyük bir kısmını Mussolini rejiminin baskıları neticesinde cezaevinde geçirmek mecburiyetinde kalmıştır. Düşünsel teorileri genel manada marksizmin incelenmesi üzerine kuruludur. Onun fikirleri Neo Marksizmin oluşumunda öncü olmuştur. (Gramsci, 2013:5-11) Kendisi batıdan çıkmış ender siyasetçi teorisyenlerdendir. Marksizmi dinamik bir yapı içerisinde ele almış, geliştirdiği kavramlar ile 21. yüzyılda kapitalizmin körüklediği burjuva temelli çatışmalara karşı çözüm arayışı içerisine girmiştir. Organik aydın, hegemonya ve sivil toplum geliştirdiği teorilerden başlıcalarıdır.

Mussoli’ninin savcısı Michele Isgro 1928 yılında Antonio Gramsci’nin yirmi yıl hapis cezasına çarptırılmasını isterken “Böyle bir zekayı yirmi yıllığına durdurmak zorundayız” demiştir. Ancak tüm bu çaba Gramcsi’nin zekasını durdurmaya yetmemiştir. Hapiste bulunduğu süre boyunca otuz civarında defter ve üçbin sayfaya yakın analiz bırakmıştır. Onun bu çalışmaları “Hapishane Defterleri” olarak anılmaktadır. Hapishane sürecindeki yazılarında marksist teori, felsefe, edebiyat, sosyoloji üzerine değerlendirmeleri mevcuttur.

Organik Aydın Kavramı Nedir?

Gramsci’ye göre toplumu oluşturan tüm bireyler aydındır ve herkesin keskin bir zekayla donatılığına kuşku yoktur.  Ancak bu özellikler aydınların sosyal işlevini yerine getirebilecek yeterliliğe sahip oldukları anlamına da gelmez. Dolayısıyla belirli bir toplum içerisinde yaşayan her insan birer aydın olma ön koşulunu sağlasa da özel koşullar bağlamında yeterli olmayacaktır. Bu özel koşullar; evrensel olma, toplumu anlama, analiz etme, yorum getirme, yönlendirme gibi bir takım unsurlardır. Onun düşüncesinde aydın eğitimden medyaya kadar birçok alanda etkin olan toplumsal inşanın en önemli unsurudur.

Aydınları geleneksel ve organik olmak üzere iki sınıfa ayırır. Organik aydınlar, kitlelerin seslendirmekten çekindiği ya da kendilerini ifade edemediği hususlara yönelik yeni bir kültür yaratma çabası güderler. Bu tür aydınlar genellikle baskın gücün ya da otoritenin isteklerini seslendirmekle görevlidirler. Bireylerin sosyal ve kültürel üretim tarzını doğrudan etkilemekle yükümlü olan bu aydınlar bir nevi yeni bir kimliğin inşası için çalışan üst yapı memurlarıdır (Maisuria, 2016:91) Dolayısıyla aydın olmanın niteliklerini tam manasıyla taşıyamazlar, çünkü tarafsızlıklarını kaybetmişler ve evrensel değerlerden ziyade yerelliğe odaklanmışlardır. Bu sebeple organik aydın Gramsci düşüncesinde maaşlı bir entelektüelden öteye geçemez. Ona göre otorite ve organik aydın arasında bir hak ödev ilişkisi vardır. Otorite yeni bir kültürün ya da hegemonyanın yaratılması için organik aydına görev verir ve onlar da bu görevi yerine getirmek için otoritenin araçlarını kullanarak topluma ulaşırlar.

Organik Aydınlar Toplumları Nasıl Etkilemektedir?

Gramsci göre aydınlar yeni bir toplumun kurulmasında öncü rol üstlenecek bir zümredir. Onlar sınıflar arasında birer köprü görevi görmekte ve toplumun alt katmanını  üst katmanına bağlama noktasında önemli roller üstlenmektedirler. Bu düşünceden yola çıkan Gramsci organik aydınları egemen gücün birer çalışanı gibi görmektedir. Dolayısıyla otoriteye sahip olmak isteyen herhangi bir grubun aydınlarla sıkı sıkıya bağlı bir ilişki içerisinde olmaları gerekliliğinin altını çizer.  Nitekim otorite, geniş halk kitlelerinin desteğini kazanmak ve toplumu istediği ahlaki ve ideolojik seviyeye getirebilmek için organik aydınlara ihtiyaç  duyar. Öte yandan geleneksel aydın ise kırsalda yaşayıp merkez ile köylü arasında aracılık yapan, henüz kapitalizmin ağırlığı altında ezilip dönüşüme uğramamış bireyler için kullanılmaktadır.(Bağla, 1977:84-85)

Gramsci’nin organik aydın kavramının üzerinde bu kadar durmasının sebeplerinden bir tanesi de modern devlet aygıtlarının toplumları kontrol ederken kullanmış olduğu yöntemleri belirlemek içindir. Ona göre toplumların iknası yalnızca yönetimsel değil aynı zamanda da  kilise, sendika, medya ve sivil toplumu oluşturan kapsayıcı bir bütünlükle mümkündür. Tüm bunları bir araya getirecek ve birliktelik oluşturabilecek olan da bu aygıtlar içerisindeki organik aydınlardır. Yine onun fikriyatında modern devletin toplumsal huzuru sağlayabilmesi  rıza ile mümkündür. Ancak yükselen burjuva devlet aygıtlarını doğrudan etkilemekte ve sivil topluma baskın bir şekilde yön vermektedir. Nihayetinde burjuvanın çıkarları toplumsal ideolojinin belirleyicisi olabilmektedir. Bunu tavuk yumurta sorununa benzetmektedir.  Gramsci organik aydınların toplumsal adaletin tesisi noktasında hiçbir zaman yeterli olamayacağını ileri sürerek bu durumdan çıkışın bilinci özgürleştirmekle mümkün olabileceğini ileri sürer. Burada bilincin özgürleştirmekten kastettiği kilisenin argümanlarından ve dogmatizmden uzak bir düşün yapısıyla çevrili bir dünya zuhurudur.  (WATERS, 2008:276)

Yazımızda, Marksizme farklı bir bakış açısı ve yorum getiren Gramsci’nin organik aydın kavramını genel hatlarıyla ele aldık. O organik aydını üst yapının birer çalışanı gibi görmekte hem burjuvanın hem de otoritenin sözcüsü olarak açıklamaktadır. Toplumda oluşturulması öngörülen yeni bir ideoloji ve ahlaki bir yapının tesisi için organik aydınlardan yararlanılmasının mutlak bir zorunluluk olduğunu ileri sürmektedir. Ancak oluşturulması öngörülen yeni bir ahlakın ve ideolojinin toplumun isteklerini temel almaktan ziyade burjuvanın çıkarlarına hizmet eden bir anlayış neticesinde inşa edildiğini ifadelendirmektedir. Çünkü ona göre toplum, o kadar çok organik aydınlar tarafından dezenformasyona maruz bırakılmıştır ki artık kitleler ne istediğini bilememektedir. Kurtuluş bilincin özgürleştirilmesiyle mümkündür.

Dr. Nurullah GÜNGÖR

nurullah@nurullahgungor.com.tr

Instagram dr_ngungor

Kaynakça

BAĞLA, L. (1977). Antonio Gramsci ve Aydınların Rolü Sorunu, Birikim.

GRAMSCI, A. (2013). Modern Hükümdar, Arya Yayıncılık,  İstanbul.

MAISURIA, A. (2016). Class Struggle in Cultural Formation in Contemporary Times: A Focus on the Theoretical Importance of Antonio Gramsci and the Organic Intellectualism of Russell Brand. Knowledge Cultures, 4(6), 81–96.

WATERS, M. (2008). Modern sosyoloji kuramları = Modern sociological theory, Gündoğan.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir