Giriş
“Yeni” sözcüğü son zamanlarda çokça görüp duyduğumuz, etkisine her alanda maruz kaldığımız bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Nitekim bu etki oldukça kısa bir zamanda gündelik hayatta her ismin başına “yeni” getirmek gibi bir gelenek oluşturdu. Oldukça fazla kullanılmasıyla da dikkat çekici boyutlara ulaştı. Hatta İngilizce’de “new” yeterli gelmedi bir de “novel” sözcüğü kendisine kullanım alanı buldu; “novel-coronavirus” örneğinde olduğu gibi. Peki “yeni” neden bu kadar sık kullanılıyor? Aslında bu sorunun “yeni” bir cevabı yok. Yanıt neo-liberal sistemin derinliklerine saklı.
Neden “Yeni”?
Y kuşağının bir kısmı ve Z kuşağının büyük çoğunluğu çok iyi bilir ki, herhangi bir bilgisayar oyununda bazı kodlar kullanılarak en zorlu bölümler rahatlıkla aşılabilir, sanal oyuncunuza ekstra yetenekler kazandırabilirsiniz. Aslında kullanılan kod bir nevi hiledir. Zorlukla yüzleşmeden, sorunları anlamaya dahi tenezzül etmeden doğrudan başka bir tura geçme stratejisidir. Aşağı yukarı tüm oyunlarda üretici tarafından geliştirilmiş bazı kodlar mevcuttur. Bunlar bir nevi sistemin jokeridir. Bu yöntemle oyuncuyu aktif bir şekilde oyunda tutmak ve aidiyeti kazandırmak pekala mümkündür. İşte “yeni” sözcüğü de neo-liberalizm tarafından sisteme eklenmiş bir kod türüdür. Acil durumlarda kullanıldığında oyuncuya ferahlık ve sahte bir umut verir. Bu minvalde umut, özellikle iktisadi alanda alt ve orta sınıfın kümelenmesini sağlamlaştırmak ve problemlerini minimize etmek için önemli bir ihtiyaçtır.
Foucault ve Marx Düşüncesinde Öznellik ve Yabancılaşma “Yeni” Hakkında Ne Söyleyebilir?
Franız düşünür Michel Foucault’nun da öne sürdüğü gibi bazı problemlerle ancak bir söylem baş edilebilir. Bu söylem de neo-liberal politikalar için “yeni”nin kullanım şeklidir. Aslında her yeninin kullanımı “öznenin yeniden kurulmasına” sebebiyet vermekte ve geçmiş ile olan bağları soluklaştırmaktadır. Çünkü “özne” bir takım kavramların kullanılması suretiyle insanın kendi varlığı ile temasa geçmesinin en temel düsturudur. Daha yalın bir ifadeyle insan, kendisi ile ancak bir söylem vasıtasıyla temas kurabilir. Neo-liberalizm bu durumu oldukça iyi keşfetmiş olacak ki söylem geliştirme fabrikası gibi çalışmakta ve “yeni” kavramlar ortaya atmaktadır.
Marx ise daha geniş bir çerçeveden konuyu ele alır ve insanın kendisini tanıyamaması nedeniyle kültürel bir kopuştan söz eder. Bunu da “yabancılaşma” olarak adlandırır. Kavramı iki grup halinde inceler, birincisi insanın doğaya yabancılaşması nedeniyle kendi adil olmayan yapay doğasını kurması, ikincisi de kapitalist pazarın dayatması neticesinde insanın kendisine yabancılaşmasıdır. O tüm bu değerlendirmelerinde, kapitalizmin vahşi doğasına sıkışıp kalan insanın sistemin bir parçası haline gelerek kendi gerçekliğinden uzaklaşması, öz benliğini kaybetmesi ve oluşan boşluğun çıkar çevreleri tarafından ele geçirilmesinin altını çizer. Bu suretle insan yalnızca kendisine uzaklaşma kalmaz, ailesine, çevresine ve dünyaya da yabancılaşır. Yabancılaşan birey deterministtik düşünemez, önceyi yok sayar ve canlı formunun belki de en önemli özelliği tecrübi bilgiyi kullanamaz. Bu suretle ona takdim edilen “yeni”yi mutlak iyi olarak kabul edip seyrine devam eder.
Sonuç
Mahiyetine bakıldığı zaman “yeni” sözcüğünde bir zindelik, bir hareket ve bir dinamizm söz konusudur. Ancak “yeni”nin anlamlı olması için önceki ile bütünleşmesi elzemdir. “Yeni”nin karşısına doğrudan “eski”yi koyarak öncekini yok soymak kültürel geçirgenliği bertaraf eder. Nitekim etraflıca düşünülmeden ismin önüne getirilen “yeni” sözcüğü mevcut bilgiyi ve tecrübeyi yok sayar, eskiye dair ne varsa toprağın derinliklerine gömer. Bu durum Foucualt’ya göre insanı yeniden dizayn eder, Marx’a göre de bireyi kendisine yabancılaştırır.
Sonuç itibarıyla “yeni”, neo-liberal sistemin en önemli söylemlerinden biridir. İnsan algısının çıkar çevrelerinin koşullarına göre yeniden biçimlendirilmesi için kullanılır.
Dr. Nurullah GÜNGÖR
nurullah@nurullahgungor.com.tr
Hocam yeni ile Fuco’yu buluşturmak nerden aklınıza geldi? Hay aklınıza bin yaşayın. Aslında biraz da neoliberalizmin doğuş hikayesine değinseydiniz konuya Fransız olanları da aydınlatırdınız. Sevgilerimle… Züleyha