Umur Bugay’ın yazdığı, Zeki Ökten’in yönettiği ve başrollerinde unutulmaz aktörümüz Kemal Sunal’ın yer aldığı 1977 tarihinde vizyona giren Kapıcılar Kralı filmine dair birkaç kelam etmek istedim. Filmi hala izlememiş olanlarınız varsa bu yazıyı okumamayı tercih edebilirler (spoiler içerir). Öte yandan filmi bir çoğunuzun izlediğini kabul ederek detay vermeden doğrudan anlatmak istediğim bölümleri aktaracağım.

Günümüzde dahi bu kalitede bir sinema yapıtıyla karşılaşmak malesef nâmümkün. Nedir bu filmi bu kadar nitelikli kılan? Öncelikle filmde hiçbir mesaj doğrudan verilmemiştir. Oldukça ince ve hoş bir mizahla toplumun sosyo-ekonomik ve kültürel yapısına dair derinlikli göndermeler söz konusudur.

Kapıcı Seyit rolündeki Kemal Sunal filmin bir sahnesinde ders çalışan oğlu İbrahim’i tokatlayarak “sanki apartman yöneticisi olacaksın” demektedir. Bu repliğin satır arasında sınıfsal bir gönderme mevcuttur. Onun bilinçaltı çocuğuna şu mesajı veriyor “oğlum sınıfını bileceksin, bizim geldiğim yer de gittiğimiz yer de belli, bu toplum okuyarak, çalışarak bizim bir üst sınıfa çıkmamıza izin vermez”.

Nitekim filme göre Kapıcı Seyit içinde yaşadığı sistemin en alt tabakasında yer almaktadır. Artık o bir köylü değildir. Köyde yaşayıp çiftçilikle uğraşsaydı önemli bir saygınlığı olacaktı. Ancak o birçokları gibi büyük şehrin görkemine kapılıp göç etmeyi tercih etmiştir (belki de kendisinden önceki nesil göç etmiştir, bunu filmin akışından anlayamıyoruz). Doğaldır ki, bir çiftçinin büyükşehire adapte olma süreci zaman almakta ve içerisinde yaşadığı kültürü garipsemektedir. Bu bir nevi yabancılaşmadır. Öte yandan Kapıcı Seyit bu yabancılaşmayı filmde yaşamamaktadır. Bu konudaki başarısı takdire şayandır. Hatta o kadar çabuk şehir hayatına entegre olmuştur ki, köylü olmanın getirdiği saflık ve temizlikten adım adım uzaklaşmıştır. Şehir yaşamının bir hayatta kalma mücadelesi olduğunun farkına varmış, istemli ya da istemsiz o kurnazlığın bir parçası olmuştur.

Apartmanın sakinlerinden olan  “memur”a da bir parantez açmak gerek. Filmde yangın alarmının çalması sonucunda yangın tüpüyle herkesi köpükleyen Kapıcı Seyit, apartman yöneticisinin teklifi üzerine işten atılma noktasına gelmiştir. Tüm komşular bu duruma onay verirken “memur” Kapıcı Seyit’in görevden alınmasına karşı çıkmıştır. “Memur” kitlesel bir eğilimin parçası olmamış gerçeği söylemeyi tercih etmiştir.

Filmin sonunda apartmanın %51 hissesini alacak kadar güce ve zenginliğe kavuşan Kapıcı Seyit, aparman sakinlerini kendi kapıcı dairesine davet ederek onlara oturacak sandalye dahi vermeden talimatlarını bildirmiştir. Daha önce ona hiçbir şekilde kıymet vermeyen ahali bir anda el pençe divan duruşuna geçmiştir. Kapıcısı Seyit parası sayesinde sınıf atlamıştır. Kiralara zam yapmamış ancak kapıcı ücretini 150 liradan 250 liraya çıkartmıştır. Seyit sınıf atladı demiştik demesine de o güne kadarki gördüğü baskılanma neticesinin bir sonucu olsa gerek kendi konfor alanı olan Kapıcılığı hiçbir zaman bırakmamıştır.

One thought on “Kemal Sunal’ın Kapıcılar Kralı Filmi ve Bize Anlattıkları”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir