Günümüzde Hanefi mezhebinin içtihad ve metotlarının bu kadar geniş alanlarda kabul görmesinin yegane sebebi Ebu Hanife’nin kişiliğidir. Dolayısıyla bu mezhebin önemli liderlerinden olan Ebu Hanefi’nin hayatından bazı kesitleri bilmek ve anlamak onun temsil ettiği düşün dünyasını içselleştirmek adına önemli bir konudur. Kendisi hak bildiği yoldan hiçbir zaman ayrılmamış ve doğruyu ne pahasına olursa olsun söylemeyi erdem kabul etmiştir.

Nitekim, Emeviler döneminde kendisine Küfe kadılığı teklif edilmiş ancak o bunu kabul etmemiştir. Abbasiler iktidara geldiğinde de bu sefer Halife Mansur tarafından o dönem için son derece prestijli bir görev olan Bağdat kadılığı teklif edilmiş ama kendisini bu görevi de hiç düşünmeden reddetmiştir. Halife Mansur, Ebu Hanife’nin bu görevi geri çevirmesinden dolayı onu zindana atmış, işkencelere mazur bırakmıştır. (N. Aslan, 2014 s.19)

Peki Ebu Hanife, hem kendisi hem de ailesi için son derece rahat bir yaşam sürmesini sağlayacak olan  makamları neden geri çevirmiştir?

Bu durumu iki şekilde açıklayabiliriz.

Birincisi; Ebu Hanife hak bildiğini söylemeyi kendisine şiar edinmiştir. O, İslam’ın ona emrettiği gibi dosdoğru olmanın arzusu ve amacı içindeydi. Bunu başarabilmesinin yolu yalnızca gördüğünü söyleyebilmesinden geçmekteydi. Halife’nin emri altında çalışarak doğruyu söyleyemeyeceğini çok iyi biliyordu. Çünkü o dönemde halife tarafından maaşa bağlanan birçok kadı yönetimle ters düşmemek adına gerçekleri söylemekten imtina etmiş ve takiyye yapmışlardır.

İkincisi; mütevazı yaşam tarzının bozulacağı endişesiydi. Şatafattan, lüksten, israftan her zaman uzak bir duruş sergileyen Ebu Hanife, maaşı dolgun, saygınlığı yüksek olan bu işe girdiğinde maneviyatının köreleceğinden rahatsızlık duyuyordu. Bu kaygılarında çok da haklıydı. Önünde bu şekilde darmadağın olan karakterler mevcuttu. Paranın insan için ne denli bir şeytan olduğunu çok iyi görmüştü.

Sonuç olarak Ebu Hanife, yalnızca bir mezhep imamı değil aynı zaman da önemli bir rol-modeldir.  Bugün milyonlarca insanın karakterinin şekillenmesinde, hayatı kavramasında, İslam’ı özümsemesinde baş aktör konumundadır. O her türlü sıkıntıyı göze alarak doğru bildiğini söylemekten geri durmamış, güce biat etmemiştir. Sonucunda da işkencelere maruz bırakılmıştır. Velhasıl ona işkence edenler bugün hatırlanmazken o insanların yüreğinde sonsuza dek yer edinmiştir.

Dr. Nurullah GÜNGÖR

nurullah@nurullahgungor.com.tr

KAYNAKÇA

Nasi Aslan, İslam Hukukunda Yargılama Etiği ve İlkeleri, Karahan Kitabevi, Adana, Nisan 2014

One thought on “Ebu Hanife’nin Teklif Edilen Makamı Elinin Tersiyle İtmesi”
  1. Ebu Hanife’nin böyle bir hayat hikayesi olduğundan bihaberdim. Soranlara da Hanefiyiz diyordum. Şimdi daha gür bir sesle Hanefiyim diyeceğim. Hemen konuyla ilgili bir kitap araştıracağım. Tavsiyeniz varsa alabilirim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir