hegel, marx
Tree silhouetting the Milky Way

Klonlama, insan hücrelerinin birer kopyasının yeniden oluşturulmasına verilen isimdir. Bu şekilde klon insan bir anneye ihtiyaç duymadan hayata getirilebilir. Nitekim bilimsel gelişmenin önemli bir adımı olan klonlama süreci etik açıdan bir çok soru işaretini de içerisinde barındırmaktadır. Her şeyden önce şunun cevabının net bir şekilde verilmesi gereklidir. Klonlamaya neden ihtiyaç duyulmaktadır? Medeniyete ulaşmanın yegane yolu doğru sorulara etkin cevaplar vermekten geçmektedir. Buna mukabil henüz yeni tohumlanan ilerlemelerin isabetli soruları ve yanıtları olmayabilir. Ancak bir konuyu tartışmanın da gelişim sürecini olgunlaştırmanın en hızlı yolu olduğu muhakkaktır.

İnsan klonlamanın şu aşamada bir gereklilik olmadığı hususu düşünülmekle birlikte, önümüzdeki yüzyıllarda çağın ihtiyaçlarının neler olabileceğini şimdiden kestirmek de pek mümkün görülmemektedir. Dolayısıyla gelişim olarak görülen bir unsurun salt ihtiyaç olmadığı için önünün kesilmesi de doğru değildir. Yine de etik açıdan oluşabilecek sorunları değerlendirelim ve İslam Hukukunun bu konuya nasıl yaklaşabileceğini analiz edelim.

Öncelikli olarak İslam dini insan klonlamaya izin vermekte midir?

Müminun suresinin 12-14. ayeti kerimelerinde şöyle buyrulmaktadır.

“Andolsun, biz insanı, çamurdan (süzülmüş) bir özden yarattık. Sonra onu az bir su (meni) halinde sağlam bir karargaha (ana rahmine) yerleştirdik. Sonra bu az suyu “alaka” haline getirdik. Alakayı da “mudga” yaptık. Bu “mudga”yı da kemiklere dönüştürdük ve bu kemiklere de et giydirdik. Nihayet onu bambaşka bir yaratık olarak ortaya çıkardık. Yaratanların en güzeli olan Allah’ın şânı ne yücedir!” (Diyanet Meali)

Allah (c.c) burada insanın ancak bir rahimden dünyaya gelebileceğini belirtmiştir. Dolayısıyla klonlama hem doğal değildir hem de gebelik sonucu meydana gelmez. Bu sebeple İslam dininin özüne uygun görülmemektedir.

Klonlanan insan aslı gibi hak ve özgürlüklere sahip olabilecek midir?

Bir bilince sahip olsun ya da olmasın her canlı gereken saygıyı hak etmektedir.  Yunus Emre’nin dizelerindeki “Yaratılanı severiz, yaratandan ötürü”  ifadeleri İslam dini içerisine yerleşmiş bir reflekstir.  O yüzden klon, bilinç kazandığı vakit İslam dini açısından herhangi bir ayrıma tabi olmayacaktır.

Çok fazla detaylandırmadan genel olarak bir cevap niteliğinde yazdığım bu yazıda şunu ifade etmek isterim ki, İslâm hukuku aile yapısına büyük önem vermekte, bu müessesenin korunması için içtihatlar geliştirmektedir. Klonlama ile beraber aile kurumunun geleceğinin tehlikeye düşmesi olasıdır. Dolayısıyla klon insan algısının İslam’ın fıtratına uygun olmayacağı kanaatindeyim.

Dr. Nurullah GÜNGÖR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir