İslam’ın İlk Yıllarında Liyakat İlkesi

Liyakat kavramı antik dönemlerden günümüze kadar kamu yönetiminin üzerinde tartıştığı ender konuların başında gelmektedir. Ancak söz konusu ilke bazı toplumlarda tam manasıyla karşılık bulamamıştır. Bunun en büyük nedenlerinden bir tanesi de hak ve adalet kavramlarının yeteri kadar içselleştirilememiş olmasıdır. Bu kargaşa çoğu zaman yönetim anlayışında güven zedelenmesi yaratmaktadır.

Oysaki toplumsal nizamın gerçekleşmesi için liyakatin yönetimin tam merkezinde yer alması mutlak bir zorunluluktur. Özellikle Medine’de yeni bir
toplumsal hareket gerçekleştiren İslamiyet nitelikli insan kaynağını ön plana çıkartarak önemli başarılar elde etmiştir. Bunu da tavizsiz uyguladığı liyakat ile gerçekleştirmiştir. Nitekim İslam dini bütünüyle hak ve adalet ilkesi üzerine kuruludur. Liyakat ise bu ilkelerin objektif bir yansımasıdır.

Bu sebeple İslam yönetim anlayışında liyakatin var olması mutlak bir zorunluluktur. Dolayısıyla İslam’ın ilk yıllarından itibaren bu anlayışın toplum tarafından benimsenmesi için yoğun çaba sarf edilmiştir. Bu durumdan hareketle söz konusu makalede, İslam’ın nepotizm ile mücadelesi ve liyakate verdiği önem ele alınmıştır.

Makalenin Devamı

http://www.nurullahgungor.com.tr
Toplumsal Sözleşme Teorisi, İslâm hukuku, kamu yönetimi ve bürokrasi başlıca çalışma alanlarım arasında yer almaktadır. Instagram: @dr_ngungor

Leave a Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*
*